Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, “Bugün baktığınız zaman Batı toplumları medeniyet hakkında söyleyecekleri sözlerini tüketmek üzereler, İslam dünyası ise söyleyecek sözünü arıyor. Bu arayışının istikameti, referansları ne olmalı, bu arayış nasıl ilerlemeli? Bu soruları kitapta cevaplamaya çalıştık” dedi.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Batı toplumlarının medeniyet hakkındaki sözlerinin tükenmek üzere olduğunu belirterek, “İslam dünyası ise söyleyecek sözünü arıyor. Bu arayışının istikameti, referansları ne olmalı, bu arayış nasıl ilerlemeli? Bu soruları kitapta cevaplamaya çalıştık.” dedi.
Kalın’ın yeni kitabı “Barbar, Modern, Medeni“nin tanıtım toplantısı Akademi Beyoğlu’nda düzenlendi.
Yeni kitabı hakkında bilgi veren Kalın, kitabın son 100-150 yıldır gündemden düşmeyen medeniyet kavramını ele aldığını, aynı zamanda bu kavramın bir o kadar da hırpalandığını ve örselendiğini söyledi.
Kalın, özellikle modern dönemde hem savaş çıkarmak hem barış tesis etmek isteyenlerin medeniyet kavramına sarıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Mesela, ‘Medeniyetler Çatışması’ tezi bunun örneklerinden biriydi ama bunun bir geçmişi de var. 19. yüzyılda Avrupa sömürgeciliğini meşrulaştırmak için medeniyet kavramının çok yaygın bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Fransızlar buna ‘medenileştirme misyonu’ demişlerdi. İngiltere’nin Hindistan’da, Fransa ve Belçika’nın Afrika’da uyguladığı sömürge politikaları, ‘biz oraya medeniyet götürüyoruz’ iddiasıyla meşrulaştırılmaya çalışılmıştı. Kitapta, biraz bunu analiz etmeye çalıyoruz. Kitapta buna örnek olarak verdiğimiz bir çarpıcı hadise, sömürge ülkelerinin, sömürgeleştirdikleri topraklardan Avrupa’ya insanları getirip büyük expolarda ve daha sonra da insanat bahçeleri denen hayvanat bahçelerinde onları teşhir etmeleri, özellikle 1840-1850’li yıllardan itibaren Avrupa’nın bütün başkentlerinde insanat bahçelerinin kurulduğunu görüyoruz. Afrika, Filipinler, Kutuplar ve Kongo’dan insanları kendi topraklarından koparıp getirip, Avrupa’nın başkentlerinde insanat bahçesi adını verdikleri mekanlarda sergilediklerini görüyoruz. Bazen 5-10 bazen 100- 150 kişiyi. Beyaz Avrupalıların, bu insanlara bakıp adeta evrimini tamamlayamamış bu ilkel yaratıkları kendilerince anlamaya ve ilişki kurmaya çalıştıklarını görüyoruz. İlginçtir bu insanat bahçelerinin son örneği 1958 yılında Brüksel’de açılıyor. Tarihe dikkat etmek lazım, 1858 değil, 1910 değil. Avrupa’nın göbeğinde insanat bahçesi denen yüz karası teşhirlerin yapıldığını görüyoruz.”
Kalın, kitapta, medeniyeti, emperyalist sömürgeci tonlarından kurtarıp, “Kendinize ait bir medeniyet tasavvurunu nasıl inşa edebiliriz?” sorusunu sorduğunu belirterek, “Bunun için varlık, bilgi, ahlak, estetik tasavvurumuzu şehir ve insan anlayışımızı bir elden geçirmemiz gerekiyor. Kitapta felsefi olarak bu konulara eğilmeye çalıştık.” dedi.
Kalın, “Özelikle ‘insanın varlıkla barış içinde olması, kendisiyle barışık olması, kendisinin üzerindeki metafizik alemle barış içinde olması, bu dünyada barışı tesis etmesinin temel ilkesidir’ dedik. Akıl ve erdeme dayalı bir medeniyet de ancak bu ilkeler üzerine yükselebilir. Bugün baktığınız zaman Batı toplumları medeniyet hakkında söyleyecekleri sözlerini tüketmek üzereler, İslam dünyası ise söyleyecek sözünü arıyor. Bu arayışının istikameti, referansları ne olmalı, bu arayış nasıl ilerlemeli? Bu soruları kitapta cevaplamaya çalıştık.” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.